İş Hukuku
Arabuluculuk ve Fesih Süreçleri
Arabuluculuk, alternatif çözüm yöntemi olarak dünya genelinde uzun yıllardır uygulanmaktadır ve özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinde oldukça yaygın olarak kullanılan bir sistemdir. Bu ülkelerdeki hukuk düzeni, sözleşme serbestisi ve arabuluculuk sisteminin başarısı, arabuluculuğun tercih edilme sebeplerini artırmıştır. Ancak Türkiye’de arabuluculuk sisteminin uygulanma süreci daha sancılı olmuştur.
Türkiye’de arabuluculuk, resmi olarak ilk kez 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile başlamıştır. Ancak sistemin yaygınlaşması ve dava yoluna alternatif bir çözüm yöntemi haline gelmesi hemen gerçekleşmemiştir. Türkiye genelinde arabuluculuğun yaygın olarak kullanılmaya başlanması, 25.10.2017 tarihinde İş Mahkemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle işçi-işveren uyuşmazlıklarında arabulucuya başvuru zorunluluğu getirilmesiyle mümkün olmuştur. Bu değişiklikten yaklaşık 5 yıl sonra, iş dünyasında arabuluculuğun daha yaygın bir şekilde kullanıldığı ve tarafların anlaşma sayılarının arttığı gözlemlenmiştir.
Zorunlu Arabuluculuk Uygulaması ve Amacı
Arabuluculuk sisteminin oluşturulması aşamasında ve sonrasında Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, zorunlu arabuluculuğun asıl amacının tarafları arabuluculuk sistemine alıştırmak olduğu vurgulanmıştır. Hedeflenen, asıl olarak ihtiyari arabuluculuğun yaygınlaşmasıdır. İşçi-işveren uyuşmazlıklarında, ihtiyari arabuluculuk başvurularının arttığı gözlemlenmektedir.
İhtiyari Arabuluculuk Sürecinin Faydaları
Arabuluculuk uygulamasından önce, tarafların birbirlerini ibra ederek dava yolunu kapatabilmesi için ikale (bozma) sözleşmeleri kullanılmaktaydı. Ancak bu sözleşmeler, taraflara tam bir hukuki koruma sağlamadığı için uyuşmazlıklar mahkemelere taşınıyordu. Arabuluculuk süreci ise, arabulucunun yönetiminde usulüne uygun bir şekilde tarafların katılımıyla yapılan görüşmeler sonucunda imzalanan anlaşma belgeleri, ilam niteliğinde belge olduğundan, tarafların bu belgeler üzerinde bir daha dava açmaları mümkün olmamaktadır.
Özellikle işçinin iş akdinin sona ermesi durumunda, arabuluculuk süreci hem işçi hem de işveren açısından önemli avantajlar sunmaktadır:
İşçinin alacaklarını nasıl ve ne zaman elde edebileceği konusundaki belirsizlikleri gidermektedir.
İşveren açısından, belirsiz bir yargılama süreci yerine uzlaşarak ödenecek miktarın belirlenmesini sağlamaktadır.
Sürecin hızlı olması ve tarafların kontrolünün daha fazla olması, tarafların birbirini tüm çalışma dönemi açısından ibra edebilmesine olanak tanımaktadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2022/436 E., 2022/1380 K., 07.02.2022).
Arabuluculuk Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar
Her ne kadar arabuluculuk süreci birçok açıdan faydalı olsa da, bazı riskler ve hukuki sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Özellikle taraflar arasındaki güç dengesinin sağlanamaması ve tarafların hukuki bilgi eksiklikleri gibi durumlar, kötü niyetli işverenler tarafından suistimal edilebilmektedir. Bu tür durumlarda, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri, arabuluculuk anlaşmalarının iptali talebiyle açılan davalarda, irade bozukluğu (tehdit, hile, gabin) gibi gerekçelerle anlaşmaların iptaline karar verebilmektedir.
Bu sebeple, arabuluculuk sürecinin gerek arabulucular gerekse taraflar açısından titizlikle yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.
Kadro Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak, işçi-işveren ilişkilerinde arabuluculuk sürecinde profesyonel desteğimizle yanınızdayız.
İletişime geç
Desteğe mi ihtiyacınız var?
Size en kısa sürede geri dönüş yaparak yardımcı olacağız. Hızlı ve etkili çözümler için bizimle iletişime geçin!